18 Şubat 1948’te Bursa Orhangazi Gölyaka köyünde doğdum. İlkokul 1. sınıfı, evimize yürüme mesafesi yarım saat olan Dutluca Köyü İlkokulunda okudum. Birtakım problemler neticesinde o okuldan ayrıldım ve ilkokul eğitimimi Gemlik Şehit Cemal İlkokulunda tamamladım. Ortaokul ve lise öğrenimimi; ortaokul yatılı, lise nihari olmak üzere Bursa Erkek Lisesinde tamamladım. İlk üniversite sınavımda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. Bugün 67-68 kuşağı diye anılan öğrenci grubunun içerisinde yer aldım. 1973 yılında bizim girmemizin ardından Çapa ve Cerrahpaşa Tıp diye ikiye ayrılan İstanbul Tıp Fakültesinin Çapa tarafından mezun oldum. Hemen askere gitmeye karar verdim ve Samsun’da acemi birliğimde çektiğim kura ile Elazığ Topçu Tabur Komutanlığının revirinde göreve başladım. Askerliğim sırasında, sınıf arkadaşım Dr. Şükran Oğuz ile evlendim. 1974 yılında kızımız Aslı dünyaya geldi. Askerliğimin bitiminden sonra Bursa’ya dönme kararı aldık. Eşim, 1976 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde anesteziyoloji ihtisasına başladı. Ben kendi bölümümün sınavını bekleyerek 1978’de eğitimime başlayabildim. 1980 yılının Haziran ayında kızımız İdil dünyaya geldi. 1981 yılında ihtisasımı tamamladım ve uzman olarak çalışmaya başladım. 1980 darbesinin dayattığı kötü koşullar nedeniyle, ailemle birlikte aldığım karar neticesinde üniversiteden ayrıldım. 1981 Mayıs’ından itibaren Setbaşı’nda açtığım muayenehanemde çalışmaya başladım. Aslında amacım en kısa sürede grup çalışmaları için bir ekip kurmaktı. Bu hayalle günler, yıllar gelip geçiyordu ki, Dr. Cengiz Mıhçı diye bir KBB hekiminin de grup çalışmaları için hazırlık yaptığını duydum. Cengiz Bey ile tanıştıktan sonra çalışmaları birlikte yürütmeye başladık. 1986-87 döneminde ciddi zorlukları aşarak Biltaş KBB Anonim Şirketini kurduk. Çekirge Caddesi üzerindeki kliniğimizde göreve başladık. Kendi çapımızda birçok yeniliklere imza atarak çalışmalarımızı sürdürdük. 1989’un sonunda Harvard MD MEEI’de, gözlemlerde bulunmak üzere bir yıl Boston’da yaşadım. Buradaki doktor arkadaşlarımın önerisi ve ortağım Dr. Cengiz Mıhçı’nın onayıyla rinoloji ile ilgilenmeye karar verdim. 1990 yılı sonunda döndüğümde kliniğimizde endoskopik sinüs cerrahisi, açık teknik rinoplasti ve nazal alerji tanı ve tedavisini başlattık. Meslek faaliyetlerimin dışındaki zamanımı tenis oynayarak, rüzgâr sörfü yaparak, müzik dinleyerek ve kitap okuyarak geçiriyorum.
Daha fazla görBursa’da nazal polip birçok hastamızın gelişim, belirti ve tedavi yöntemleri yönüyle merak ettikleri bir Kulak Burun Boğaz hastalığı.
Oluşum ve görünüm, yönüyle Burun Polipleri, vücudun farklı bölgelerinde; mide, bağırsak, akciğer, ağız gibi içi havayla dolu pek çok organda görülenlerden farklı değildir. Genel olarak polipler, yukarıda anlattığımız bölgelerin yüzeylerinde oluşan, dışarı doğru büyüyen et gibi yapılardır. Özetle polipler, içi boş tüm organ ve dokularda oluşabilmektedir. Oluştuğu bölgeye göre isimlendirilirler. İşte “Nazal”, “Burun” Polipleri de burundan başlayan, hava yolunun sinüslere kadar uzanan tüm bölgelerinde görülebilmektedir. Burun polipleriyle oluşan hastalık grubuna “Nazal Polipozis” adı verilir. Görünüm olarak, soluk renkli, yumuşak karakterde oluşumlardır.
Burun poliplerinin oluşumlarını doğrudan belirleyen faktörler tam olarak tanımlanamamıştır. Burundan başlayıp sinüslere kadar devam eden sistem boyunca, yüzeysel dokuları etkileyen hasarların etkili olduğu düşünülmektedir. Örneğin iltihabi hastalıklar, alerjiler veya zararlı ortam gazları ya da tozlarının solunmasının, ailesel – genetik yatkınlığın; polip gelişiminde etkili olduğu ön görülmektedir. Örneğin astım hastalarında sıklıkla nazal polip görülebilmektedir.
Girişte anlattığımız biçimde; burundan sinüslere kadar uzanan hava yolu boyunca, her hangi bir noktada oluşabilen polipler, yerleştiği bölge veya büyüklüğüne bağlı; başta burun tıkanıklığı olmak üzere birçok şikayete ve zemin oluşturucu etkiyle farklı hastalıklara yol açarlar. Burun akıntısı da bu belirtilerdendir. Bazı hallerde bu akıntı genizden akmaya başlayabilir. Şayet bu tablo bir astım hastasında görülüyorsa, astım krizleri şiddetlenebilir. Hava yolu, burun polipleri nedeniyle engellendiği için koku alma duygusu zayıflar ya da kaybolabilir. Sinüslerde engelleyici bir etki oluşturduğundan ötürü, sinüzit gelişimine, baş ağrısına, horlamaya, uyku apnesine de yol açabilmektedir. Nazal polipleri fazlasıyla büyümüş kişilerde grip, nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonları uzun sürebilmektedir.
Hava yolunda oluşan bu et yapıları, yani nazal polipler geliştikten sonra kendiliğinden yok olmazlar. Muayenede endoskopik görüntüleme ile kolayca teşhis edilir. Bazı durumlarda endoskopik olarak görüntülenemeyen, sinüslerin daha derinlerindeki olası nazal polipler için, tomografi gibi radyolojik tetkikler de istenebilmektedir.
Grup Medika’da kapalı ameliyat teknikleriyle gerçekleştirilen nazal polip ameliyatları, bilgisayarlı tomografinin de sağladığı avantajlarla milimetrik olarak planlanabilmektedir. Nazal polip cerrahisinde tüm süreç, burun içinden endoskopik olarak yapılmaktadır. Özel ışık kaynağı, kamera ve cerrahi sete sahip sistemle, burun içi ve sinüslerdeki polipler, hasarlı dokular temizlenmektedir. “Endoskopik Sinüs Cerrahisi” en küçük poliplerin bile temizlenmesine imkân tanımaktadır. İyileşme son derece hızlıdır. Nazal polip ameliyatı olan hastalar aynı gün taburcu edilirler. Grup Medika’da Nazal Polip Ameliyatları, Endoskopik Sinüs Cerrahisi kendi ameliyathanelerimizde yapılmaktadır.https://grupmedika.com.tr/kurumsal/
Endoskopik sinüs cerrahisinden sonra dikkat edilecekler
Grup Medika’da nazal polip ameliyatı uyguladığımız hastalarımıza, bilhassa burun içini doğru ve etkili temizlemelerini belirtiyoruz. Bunun için serum fizyolojik yanında, burun içinde kurumayı önleyecek ilaçlar veriyoruz. Endoskopik Sinüs Cerrahisinin nasıl yapıldığını merak eden hastalarımız, aşağıdaki linke tıklayarak, ameliyat videosunun özel çalışmasını detaylı olarak izleyebilirler https://www.youtube.com/watch?v=0imKqhvhqoo